18 Ocak 2012 Çarşamba

Sabah Sanatı

İki yaş başladığından beri rüyalar da başladı. Daha doğrusu dile gelmeye başladı. Bazen kabus bazen de uykusunda bile kıkır kıkır güldüren cinsten.

Kabus dediysem iki yaşın kabusu ne olur bi hayal gücünüzü çalıştırın. Bizde bu bazen kayıp turuncu ayaklar,Sergent'in tekerleği (Cars karakteri olan bir jip ve bir araba tekerleği çocuk rüyasında nasıl onu ağlatacak karaktere bürünür onu da anlamış değilim) ya da (artık neyse o) hiiiç bulamadığı bir şey, böööyle dev gibi vavi(mavi) birşey oluyor.

Ciddi ciddi, gülmeden, kendimi cimdikleyerek ya kayıp turuncu ayakları arıyoruz ya da tekerlekler üzerine hiç anlamadığım bir sohbete giriyoruz sakinleşene kadar haliyle.

Ama bir de kıkırdatanlar var kii, tatlılıkta sınır tanımıyor. Mesela dün sabah 7'de "günaydın anneciim, uyan çok güzel bir gündür" diyerek kalktı.

Yatağından almamla birlikte (evet parmaklıklı yatağa dönüş yaptık) banyoya gitmeden fırladığı gibi gibi piyanosunun başına oturdu ve "baak çok güzel çalıyorum, Göktuğ gibi çalıyorum, sanat yapıyorum sen de gördün mü anneciim" diye arka arkaya cümleleri sıraladı.


Anlaşıldı ki, rüyada Göktuğ'la sanat yapmış oğlum. Bu sahne tabi ki uzun sürmedi, kaptığım gibi yoğurup öpmekten bunaltmamla sonlandı.

Hayatın da, rüyaların da hep pırıl pırıl güzellik içinde olsun oğlum.

(Kuzey 28 aylık)

Hiç yorum yok: